Herbetiz bultan ya kodek!

Çarşamba, Mayıs 18

Neler oldu neler?

Neler oldu?
  • Ahmet Şık'ın davası.
  • Ben Ankara'ya gittim.
  • Oradan Eskişehir'e geçtim.
  • Dönünce, Kadıköy'ü ikinci bir emre kadar terkettim.
  • Annanemle kahvaltı ettik.
  • Amw Winehouse konseri her geçen gün yaptığı gibi biraz daha yaklaştı.
  • Bianet hacklendi.
Sonuncusu haricinde haberler güzel. Bir de final haftası yaklaşmasa... Uzun zamandır olmadığı kadar keyfim yerinde. Hayal kurmaya başladım, umarım "Her şey yolunda" derken yollar ayrılmaz birden. Şimdi gelin anabaşlıklarla geçtiğimiz "Olanlar" bölümünü biraz açalım.

Ahmet Şık: Ben davanın görüleceğini tamamen unutmuştum. Bir de burnumun dibindeydi. Günün ilerleyen saatlerinde aradığım insanların hatırlatmasıyla "Hasiktir!" dedim ama tabii geç kaldım.Bu sefer devletümüz bir araç bulmuş da davaya gidebilmiş. Kitaptan beraat, ergenekon üyeliğinden(!) yargılanmaya devam.
Ben Ankara'ya gittim: Başkentimizin eski anılarımı kafama kafama vuracaını zanlettim ama yapmadı öyle bir şey. TMMOB götürdü bizi sağolsun. Mühendisler olarak eylem yaptık, iş güvenliği, HESler, özelleştirmeler falan derken önce yakıcı güneş sonra Bandista tarafından selamlandık. Bir de mâlumunuz internet eylemi vardı aynı gün. Hazır gitmişken ona da şöyle bir uğradım. İlk eylemde güneş kafamızı kafamızı yakarken bu eylemde bir yaz yağmuru bastırdı. Benimle birlikte o eylemden bu eyleme koşan çevik kuvvetin canı sıkkındı. Kim severki fazladan mesaiyi? Onlar da emir kulu zaten. İnternet sansürüne karşı eylemde incisözlükçüleri görüp "Bu ne la böyle!" diye güldüler. Aynı eylemin İstanbul ayağına da incisözlük'ün bağımsız adayı Ahmet Abi teşrif etmiş. Tekel dükkanında soygunculara attığı 4 kasa birayla ün yapan Ahmet Abi meclise girebilirse "Meclise giren ilk internet ünlüsü" olarak feci önemli bir insan olacak. Hayırlısı. Ankara'ya pazar günü gittiğim için özel bir hayalim vardı. Sakarya Caddesi'nde bi barda bira eşliğinde Behzat Komser izlemek. Olmadı zararı yok.
Oradan Eskişehir'e geçtim: Eylemler bitti, canım sıkıldı. O sırada Müge'yle konuştuk. Müge dediki "Hızlı tren! Atla gel!" Sanki ben Sherlock Holmesümmüşçesine 2 dakika kala trene yetiştim ve atladım gittim. Eskişehir'e üçüncü teşrifim. Belediye, festival için Porsuk'un üzerine bidonlardan bir sahne yapmış. Festivalde çalan üniversite grupları, pek çok rockstara kısmet olmayacak bir vaziyette, su üzerinde sahne alıyor. Dedikoducu teyze heykelleri aynen yerlerinde duruyorlar. Yalandan bir barlar sokağı kurulmuş ayrıca. Eskişehir'de iki gün keyifli, huzurlu ve mutlu geçti. Ahmet Abi'nin memleketinden gece 02.43 treniyle ayrıldım.
Dönünce Kadıköy'ü ikinci bir emre kadar terkettim: Malum final haftası. Uzak durmak lazım...

Ananemle kahvaltı ettik: O da Ankara'dan dönmüş. Haberim yoktu komik oldu. Sabah beraber kahvaltı ettik. Ben bilgisayar başına oturdum, o gelen komşuyu ağırlamaya başladı.

Amw Winehouse konseri her geçen gün yaptığı gibi biraz daha yaklaştı: Yapacak bir şey yok. Heyecanlanıyoruz efendim. Ama o konserden 20 dakka sonra inerse ne yapacağım hâlâ bilemiyorum. Vallahi bilemiyorum...

Bianet hacklendi: birgün ve sendika.org da. Ama sonra geri açıldılar.

Şimdi fc derslerine çalışacak. Yüksek notlar alacak.

Hiç yorum yok: