Herbetiz bultan ya kodek!

Salı, Ağustos 9

fc Nepal Konsolosluğunda

"Üsküdar'dan Kandilli otobüsüne bin, Kandilli'den bir sonraki durakta in." Cengiz böyle diyince dediğini yaptım tabii. Kandilli'den sonraki durağın adı Küçüksu. Ufakça bir nehir var. "Ne güzelmiş la buralar." diye düşüne düşüne derenin paralelinden biraz yürüdüm. Adresi soruyorum bilen yok. Bu arada ben gece Kadıköy'de kalmışım. Pasaport evde, fotoğraf yok. Koşa koşa Merter. Fotoğraf çektir, pasaportu kap, ikametgah falan, fotoğrafı teslim al derken tabii ki geç kaldım. Yolda aradım konsolosluğu. "Ben geç kalıyom." dedim. "Tamam bir saat içinde gelirsen no problem." dediler. Neyse işte indim Küçüksu falan derken büfeye sordum. Büfe bilir. Büfe denilen yerler gittiğiniz yerin her şeyini bilen adamlardır. Sokağı yaşayan adamlar büfeciler. Çok krallar bence. Büfe sokağın adını bilemedi ama Nepal diyince bildi, gösterdi gittim.
Kapıda iki kalender amca muhabbet ediyo güzel güzel. Girdim, 35$, fotoğraf vize hazır. Vizeden sonra bahçede beraber sigara içtik, muhabbet ettik. "Bir sürü genç Nepal'e vize alıyo ne güzel" dedi. Daha dün üç tane Boğaziçi'li genç almış. Bir iki özel soru sordum cevaplamadı. "Konsoloslara böyle sorular sorulmaz." dedi. Çıktıktan sonra aklıma geldi "Kadıköy'e nasıl giderim?" diye bağırdım. "Aşşaadan 15F'ye bin!" dedi. Nepal vizesi macerası basitti güzeldi.
Konsolosluklardan nefret ediyorum ama fahrileri fena değil işte.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

nepal konsolosunun oğlu ... kalbim ege de kaldı.

Boğaç Oydemir dedi ki...

ne sordun la cikcik

duende dedi ki...

kaç kişi gidiyo sizin oraya? dedim. konsoloslar bu soruya cevap vermez. dedi