Herbetiz bultan ya kodek!

Perşembe, Ağustos 25


























Daha yola çıkmadan Burak bize bir hikaye anlatmıştı. Hindistan'da taksiciler turistlere "Sizi kutsal ineğe götüreyim mi?' dermiş. Kabul eden turistleri ehrin dışında upuzak bir yere götürür, sıradan bir ineği gösterirmiş. Turistler ineğin fotoğraflarını falan çeker, inekcağızın yanında poz verir, sonra da taksici bunlari tutup şehre götürürmüş. Tabii gidiş dönüş parası oooh.
Biz bu hikayeye epey gulduk. Öyle böyle degil. Hatırlayıp hatırlayıp turistlerle dalga gectik.
Neyse efendim, biz Alamut Kalesi'ne dogru yol alirken taksici tutturdu "Sizi Evan Gölü'ne gotureyim. Cok guzeldik. Buraya yakindir. 8000 tumen daha verin gotureyim gorun bakin kacirmayin vs. vs." Biz yok dedik. Vaktimiz yok dedik, kisa surer dedi, paramiz yok dedik, bin tümen dustu yok vallaa yok dedik. Neyse amcam bizi Alamut'a birakti. 2 saat bekledi sonra donuyorken son kez Evan Gölü'ne goturmeyi teklif etti. Ne hayvanız hatırı için bile kabul etmedik. Sonra laf arasinda buradaki gizemli bir koyden bahsetti. Koydekilerin irkinin bilinmediginden, kendi dillerinin oldugundan, surekli kendi iclerinde evlilik yaptiklarindan, sarap yapip ictiklerinden, koylulerin buyuyle arasinin bayagi iyi oldugundan falan bahsetti. Tabii biz uc mal gozumuz dondu. "Kanka gotur sen bizi o koye." dedik. Dedi 6000 tumen at gotureyim. Hic dusunmeden kabul ettik. Amca bir sapaktan sapti 5 dk kadar yol aldi ve bizi koyun girisine birakti.
Koye daldik yuruyoruz bildigin koy. Ogle vakti, bir allahin kulu yok. Camisi var, meyveci hoparlorden bagiriyor falan. Diyarbakir'a gitsen bu koyden en az elli tane bulursun. Cengiz'le Burak'in hikayesini andik. Adami zekasindan oturu tebrik ettik. O 6000 tumeni almayi kafasina koydu ve allem etti kallem etti parayi aldi.
Köyden şeftali aldik Kazvin'e donerken şeftalilerimizi yedik...

Hiç yorum yok: