Herbetiz bultan ya kodek!

Salı, Eylül 27

Delhi'den Son Bildirim

Delhi'ye ikinci kez gelmek şöyle bir his yaratıyor: Hani lisede ya da ortaokulda cok sevmediğin bir çocuk vardır da yllar sonra onunla karşılaşmışsındır. Onunla vakit gecirmeyi sevdigin biriyle karsilassan daha iyidir ama simdilik elindeki bu. Ne olursa olsun onunla karsilasmak iyi.
Delhi'ye ikinci gelisimde ilkine gore cok daha profesyonelim. Artik etrafimi saranlari daha rahat savusturuyorum. Onlar da gozlerimden mi anliyorlar yeni gelmedigimi bilemedim biraz daha az rahatsiz ediyorlar. Butun gun aylak aylak Delhi gezdim, modern sanatlar muzesine gittim, buranin koca merkezi Connaught Place'e gittim falan. Modern sanatlar muzesi Iran'daki kadar ilgi cekici gelmedi. Belki her an her yerde Hindistan isi resim gordugum icindir. Tapinaklar ve sokakta tapinaga cevrilmis kucucuk alanlarin hepsinde bir Şiva, Krişna, Ganeesh resmi goruyorsun, ben de doydum herhalde bunlara muzede fazlasini gormek ilgimi cekmedi.
Burada bir icecek satiliyor sokakta her yerde gormek mumkun. Gazoza buz atip, misket limonu sikip satiyorlar. Niye bu kadar cok oldugunu merak ediyordum ama hic icmemistim. Ananas ya da seker kamisi suyunu tercih ediyorduk biz. Bugun bir denedim aman allahim! Mukemmel bir tad. Buradaki gibi az sekerli gazozlar bulabilirsem memlekette bu ise girisebilirim.
Bir de bugun Paharganj'da dolaniyordum, bir adam dukkanina davet etti. Girmeye yeltenmedim tabii cunku buralarda bir sey satmaya oyle baslarlar. Nereli oldugumu sordu, basimdan savmak icin Turkii diyip (Turkey diyince Tokyo saniyorlar, Turkiii demek gerekiyor.) donuyordum ki "Merhaba. Nasilsin?" dedi. Meger bu dayi yillardir Turkiye'ye mal satiyormus. Benim gibi gezen bir cocuk 15 sene once bir sekilde bu adamla tanismis ve ticarete baslamislar. "Cok uckagitci adamlar serefsizim. Bu Kurtlerin hepsi boyle vallahi." diyor. Dili kullanmaktaki becerisine mi şaşırayım, bizim türden faşistlik yapmayı öğrenmiş olmasına mı?
Neyse efendim Hindistan gunleri sona eriyor. Daha yazmadigim bir suru sey var. Bir sure de onlari yazip Hindistan'in ekmegini yemeye devam etmeyi dusunuyorum. Simdi kendimi son kez Delhi'nin Pahar Ganj'ina atip vuracagim yollara. Kimbilir kac kere islanacak yuzum? Sonra Indira Gandhi Havaalani'ndan Istanbul ucagima biniyorum.
Kornasina, samosasina, Israilli turistine, Lonely Planet'ina, sincabina, sokak berberine kurban oldugum Hindistancim. Kendine iyi bakasin.

1 yorum:

kırmızı karınca dedi ki...

yaaaa..işte böyle kurban olursun:)