Herbetiz bultan ya kodek!

Çarşamba, Eylül 28

Bala, Yarin, ben.

Evime dönüş yaptım, şimdi günlük alışkanlıklarımı ve sıkıntılarımı tekrar kazanıp eski hayatıma dönüş yapmaya çalışıyorum.
Gider ayak son kez Delhi yollarında yürüyordum, tek amacım metroya atlayıp kendimi havaalanına atmaktı. Yolda atıştıracak bir şeyler almıştım ki Bala'yla tanıştım. Bala yerde oturmuş gizli gizli viski içiyordu. Bana bir laf attı, ben ona bir cevap verdim o da bana cevap verdi derken zaten uçağım sabaha karşı 4'te son metro da 11 de diye yanına oturdum. Bala'nın gayet zeki ve eğitimli olduğu aşikar. Lakin sokakta yaşadığı da aşikar. Ne iş yaptığını sorunca reklamcıyım dedi. Türkiye'den geldiğimi söyleyince rakıdan bahsetti. Zengin bir müşterilerine hediye olarak almışlar. Bala'yla son metroya kadar uzun uzun muhabbet ettik. Babası ölmüş, annesi amcasıyla beraber olunca kendini sokaklara atmış. Yeni bir başlangıç için Delhi'de dolanıyor. Bir yandan hayvan gibi içki ve sigara içiyor bir yandan meditasyon yapıyor. İçkiyi uyuyabilmek için içtiğini söyledi. Gapgarip bir durumdu. "Ters dönmüş bir hamamböceğiyim ben." diyor. Sonra Bala, (Bala'nın bizim memlekette küçük çocuk anlamına geldiğini söyledim.) beni metroya bıraktı, vedalaştık. Daha önce tanışsaydım uzun uzun takılırdık. Mc Cleud Ganj'da da böyle oldu. En güzel insanlarla o yeri terk etmeden hemen önce tanışıyorum. Vedalarla ilgili bir problemim var.
Mc Cleud'da yüzbinlerce İsrailli turistle kısa kısa muhabbetler ederdim, konuşulası insanlarla gitmeden hemen önce tanıştım. Otobüsümü kaçırmayacak kadar yanlarında kalıp vedalaştım. Oturduğumuz kafe durmaksızın Dylan çalıyordu, biz de ister istemez Dylan'dan konuşmaya başladık. Bir yandan Yarin'in İsrail'den getirdiği Türk kahvesini içiyorduk ve konu I'm Not There filmine geldi. Bob Dylan'ın biyografisi. Ben o filmi en az 6-7 kez izlemişimdir. Yarin'de 3 kez izlemiş. Richard Gere'ın Dylan oldugu sahnelerde Calexico'nun Going To Acopulco söylediği sahneden konuştuk. Acopulco Meksika'da bir şehirmiş. Bugünlerde pek önemli değilmiş ama kovboy zamanlarının önemli şehirlerinden biriymiş. Yarin bana bunları anlattı ben de ona o sahnede farketmediği önemli bir detayı anlattım.
Böyle muhabbetler zaten güzeller ama dünyanın iki yerinden gelip üçüncü bir noktasında buluşan iki insanın bunları konuştuğunu düşünmek işi daha keyifli hale getiriyor. Benimle birlikte çantam da, kafamdakiler de hareket ediyorlar. Başka birisiyle şans eseri buluşup çantamızdakileri ve kafamizdekileri paylaşıyoruz, onları içerdekilerle birleştirip yepisyeni şeyler oluşturuyoruz. Seyahat etmeye verilen bunca değerin sebebi bu sonuçta.

Çok laga luga yaptım. Okulumdayım, herkes blogu okuduğunu söylüyor.
Öptüm
fc

Hiç yorum yok: