Herbetiz bultan ya kodek!

Pazartesi, Aralık 5

Kemal Tahir'in Elinden Gangsterliğin Kısa Tarihi

-1910'da Şikago'da olup bitenleri bilemezsiniz. O zamanlar siz henüz doğmamıştınız. O zamanlar Gang kelimesi sadece "ekip" veya "takım manasına gelen masum bir İngilizceydi. Gangster tabiri de henüz icat olunmamıştı. Vilyam Randolf Hörst denen herif de kendisine, sonraları takılan "Gazetecilik Kralı" ünvanını kabullenmiş bulunmuyordu. Bizim Şikago'nun o tarihlerde en büyük gazetesi Josef Patterson tarafından çıkartılmaktaydı. Adı da: Tribün. New Yorklu Hörst Şikago'da bir gazete çıkarmayı, daha beteri, bu gazeteyi tutturmayı aklına koydu. Ekzaminer isimli bir gazete kurdu. Şikago'nun üstünden uçakla geçtiniz mi hiç?
-Geçtim. Ne olacak?
-Geçtinizse bilirsiniz. Bizim Şikago uçaktan bakılınca gayet muazzam bir satranç tahtasına benzer. Sokaklar, caddeler birbirlerine müvazidir. Tribün, şehrin bütün köşe başlarını tutmuş, daha doğrusu bütün sağ köşelere birer küçük satış kulübesi kurmuştu. Bu sebeple Hörst, gazetesine satış yeri bulamayınca yerli rakibine başvurdu. Müvezzilerin durdukları yerlere kulübeleri hakkaniyet dairesinde pay etmeyi teklif etti. Tribün buna yanaşmadı. Ekzaminer eski kulübelerin yanına yeni kulübeler yapmak zorunda kaldı. O sıralarda gazeteler on üç, on dört yaşında çocuklara sattırılıyordu. İki tarafa mensup oğlanlar birdenbire müthiş bir rekabet hissine kapıldılar. Bu his az vakitte boğuşma şeklini alıverdi. Hörst işi tesadüfe bırakacak heriflerden değildi. Müvezzileri korumak için işsiz güçsüz takımından, bileğine kuvvetli bir zibidiyi Mossi Enright adındaki oğlanı para ile tuttu. İşte gangsterlerin piri bu Mossi'dir. Delikanlıya Mossi yani (Miço) denilmesine her zaman iki, üç haftalık sakalla dolaşması sebep olmuştur. Mossi gansterlerin piriydi ama dünya üzerinde gerek gan, gerekse gangster kelimelerinden bile haberi yoktu. Genç yaşında tepelendiği için ölünceye kadar da haberi olmadı denilebilir.
Mossi'nin vazifesi sabahtan itibaren gazetenin satış kulübelerini dolaşmak, seyyar müvezzileri kollamak, zora düşenlere yumruğuyla yardım etmekti. İlk günlerde hiçbir müşkülle karşılaşmamıştı. Çünkü kendisi yirmi yaşındaydı. Karşısındakilerin ise en büyüğü on beşinde bile yoktu.
Fakat bu kolaylık az sürdü. Tribün de paçaları sıvadı. Moe Ananberi isminde bir zıpırı derhal angaje ederek Mossi'nin üstüne saldı. Bu suretle bizim Şikago'muzda garip bir macera başladı. Her sabah iki gazetenin idarehanesinden kollarını sıvayıp yumruklarını sıkarak iki serseri yola çıkıyor, kendilerinden istenen işi, verilen dolgunca ücreti hak edecek şekilde başarmak için durup dinlenmeden surat dağıtıyordu.
Bunlar bir müddet birbirleriyle karşılaşmamaya dikkat ettiler. Sonunda kendilerini büsbütün emniyete almak için genç serseriler arasıdnan dövüşçülüğü ile meşhur beş, altı kişi seçtiler. Bu suretle dünyanın üzerinde iki tane (gang) meydan agelmiş oldu. her çete, her sabah erkenden mensup olduğu gazetenin zemin katında kendilerine ayrılan bir mahzende toplanıyor, satıcılarını korumak için her tarafa nöbet usulüyle dövüş ekipleri salıyordu.
Hörst'ün Ekzaminer gazetesi Şikago'ya işte bu metodla yerleşebildi. Artık sarsılamayacağına kanaat getirince biraz pahalıya mal olan çeteyi defetmek istedi. Fakat Mossi artık kudretini anlamıştı. İşine son verildiğini kendine bildirmeye kalkan gazete direktörünün gözlerine fena fena bakarak:
-Ben bu gazetenin adamıyım, adamı kalacağım! diye dikildi.
Hemen hemen aynı saatlerde Tribün2ün çete reisi de onun direktörüne aynı tehditkar ifadeyle kafa tutuyordu. Bu suretle çeteler, esaslı bir işleri kalmadığı halde gazetelerin zemin katında toplanmaya devam ettiler.
Bir müddet hiçbir boğuşma vuku bulmadı. Fakat boş oturan silahlı takımların bu işsizliğe uzun müddet dayanmaları imkansızdı. Gecelerden bir gece ve ilk defa gazete satış meselesinin dışında, birbirlerine karşı efelenerek çarpıştılar. Bu çarpışmadan birkaç gün sonra Ekzaminer'in çetesinden Şarli adındaki kabadayı ortadan kayboldu. Şimdi herkesin kısaca "hesaplaşma" dediği hadisenin ilk kurbanı işte bu Şarli olmuştu.
Bu vakadan sonra Şikago polisi karanlık sokaklarda kurşunlarla delik deşilmiş cesetlere sık sık rastlamaya başladı. Bunların hepsinin cebinden gazetelere mensup olduklarına dair hüviyet varakaları çıkıyordu. Adına "Dördüncü Kuvvet" denilen ve birinci vazifesinin halkı aydınlatmak olduğu iddia edilen gazeteler her cinayetten sonra birer kısa not neşretmeyi, gebertilen herifin iki gün evvel gazeteden kovulduğunu yazmayı âdet edindiler. Hörst takımının bulduğu bu formül Tribün tarafından da bir cankurtaran simidi gibi kabul olundu.

Kıran Kırana, 1955

Hiç yorum yok: